Diyabetin özünde bir damar hastalığı olduğunu ve damarların geçtiği bütün organlara etkisi olduğunu söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Karakaş, “Diyabet hastalığında kan şekerinin yüksekliği söz konusudur. Diyabet hastalarında pankreasın insülin üretmesinde bazı sorunlar oluşur ve kişide kan şekeri yükseliyor. Özünde diyabet bir damar hastalığıdır. Damarda dolaşan kanın fazla şekerlenmesiyle beraber ortaya çıkar. Damar çeperi iltihaplanır ve buna bağlı problemler oluşur. Sonuçta, damarın bozulmasıyla böbrekten kalbe damarın geçtiği her organda sorun ortaya çıkabilir” dedi.

“FAZLA KİLO VÜCUT MEKANİZMASINI BOZABİLİYOR”

Belirtileri arasında çok su içme, çok idrara çıkma, istemsiz kilo kaybı, aşırı yemek yemeye rağmen zayıflama, ağız kuruluğu, yorgunluk, gece sık idrara çıkma, kramplar ve bulanık görme olduğunu vurgulayan Dr. Esra Karakaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu belirtileri fark eden kişiler özellikle kan şekerini ölçtürmek için bir uzmana başvurmalı. Diyabet maalesef ki ülkemizde çok yaygın bir hastalık. Eskiden orta yaş grubunda daha sık görüyorduk, ama son dönemde gençlerde de daha sık görülmeye başlandı. Bunun da nedeni muhtemelen artan hareketsizlik, ekran bağımlılığı ve fastfood tüketimi, daha yoğun kalorili gıdaların daha fazla tüketilmesi, bilinçsiz karbonhidrat tüketimi ve abur cubur dediğimiz içerisinde katkı maddesi olan gıdaların fazla tüketilmesi kan şekerinde orantısız yükselmeye neden oluyor. Yaşam tarzınızdaki değişiklikler, hareketsizlik gibi nedenler daha fazla kilo alınmasına ve daha fazla yağ dokusu biriktirilmesine neden oluyor. Yağ dokusu birikmesinin sonucunda da vücutta insülin direnci gibi bazı mekanizmalarda bozulmalar yaşanabiliyor.”

“AİLE ÖYKÜSÜ OLMAYANLARDA DA GÖRÜNÜYOR”

Karakaş, hastalığın normal şartlarda aile öyküsü ile daha fazla alakalı olduğunu fakat son yıllarda aileden bağımsız olarak gençlerde de sık görülmeye başlandığını söyleyerek, “İnsülin direnci zaman içerisinde kan şekerinin yükselmesine neden oluyor. Özellikle ailesinde şeker hastalığı öyküsü olan kişiler açısından daha risklidir. Ama son yıllarda ailesinde öykü olmayan kişilerde de diyabet görülme sıklığının arttığını görüyoruz. Bunun da nedeni değişen yaşam tarzı, katkı maddeli gıdaların tüketilmesi ve hareketsizlik olduğu düşünülüyor. Diyabet açısından risk gruplarına baktığımızda ailesinde diyabeti olan hastalar, kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, polikistik over sendromu olan bireyler ve fazla kilosu olanlar daha dikkatli olmalılar. Bu etkenlerin dışında, kan şekerini yükselten ilaç kullanan hastalarda da diyabet sık görülebiliyor” diye konuştu.

“DİYABETİN 2 ÇEŞİDİ VAR”

Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki çeşit olduğunu belirten Dr. Karakaş, “Tip 2 daha sık rastlanan bir diyabet çeşidi. 30-40 yaş grubunda daha çok görüyoruz ama son yıllarda tip 2 diyabet, gençlerde de görülmeye başlandı. Tip 1 diyabet daha çok insülin eksikliğiyle giderken tip 2 diyabet daha çok insülin direnci zemininde gelişir. Tip 1 diyabetin tek tedavisi insülindir, mutlak insülin eksikliği gelişir. Tip 2 diyabette ise daha cok ilaç tedavilerini kullanmaktayız” dedi.

Ailesinde diyabet olan kişilerin yanı sıra özellikle hipertansiyon, hiper lipidemi gibi hastalıkları olan kişilerde de diyabet sıklığının arttığına dikkat çeken Dr. Karakaş sözlerine şöyle devam etti:

Hastanelerde yeni dönem başladı Hastanelerde yeni dönem başladı

“Ayrıca belirli genetik zeminin dışında da belirli coğrafyada yaşayan kişilerde de diyabet daha sık görülebiliyor. Mesela Finlandiya'da tip 1 diyabet hastalığı daha sık gözlenirken, ülkemiz gibi obezite sıklığının da arttığı ülkelerde obezite ile beraber tip 2 diyabet daha sık gözlenmektedir. Hatta maalesef şu an Avrupa'da diyabetin en sık görüldüğü ülke durumunda.  Bunun en önemli nedenlerinin başında ise değişen yaşam tarzı ile birlikte hareketsizlik ve hazır yiyeceklerin daha fazla hayatımıza girmesi ve ekmek ve hamur isi gibi yoğun karbonhidrat tüketimi geliyor.”  

A W329716 01

Kaynak: İHA